Seyyid Muhammed Nûru’l-Arabî’nin silsilesinden yetişen, vahdet ve melâmet neş’esine mensup zevât-ı
kirâm arasındaki en önemli müelliflerin başında şüphesiz Prizrenli Abdürrahim Fedâî (k.s.) gelmektedir.
Bunun sebebi Fedâî’nin (k.s.) Nûru’l-Arabî’nin hakikatini, onun öğretilerini ehadiyyet penceresinden
seyrederek melâmîliğin manâ yönünü eserlerinde manzûm ve mensûr olarak ilmek ilmek işlemesidir.
Nûru’l-Arabî’nin Arapça olarak şerh ettiği Vâridât’ı büyük bir vukûfiyyetle manzûm olarak tercüme etmesi
onun mutasavvıf ve müderris kişiliğinin yanında takdire şâyân bir nâzım olduğunu da göstermektedir. Bu
sebeple Fedâî’nin eserlerinin büyük önem arz ettiğini görerek hazırlanması için azamî gayret gösterdik.
Çalışmada bulunan eserler içinde Risâle-i Vehbiyye, melâmet düşüncesinde yeni ufuklar açan hacmi
küçük fakat içerdiği manalar yönüyle gayet derin bir risâledir. Risâle-i Merâtibü’l-Vücûd’da kırk vücûd
mertebesini tanıyacak, Risâle-i Şerh-i Sırr-ı Ene’l-Hak’ta Hallâc’ın sedasının, âlemin her zerresinde
kendisini izhar edişini göreceksiniz. Kasîde-i Nûnniye’yi okurken Melâmîliğin hallerinden, merâtib-i
tevhîdden haberdar olacaksınız. Şeyh Bedreddin’in (v. 823/1420) eşsiz eseri Vâridât’a Seyyid
Muhammed Nûr’un yaptığı Arapça şerhin Fedâî tarafından kaleme alınan manzûm tercümesiyle
buluşacak, ardından Fedâî’nin (k.s.) kutsal topraklarda iken ihvânına hediye olarak yazdığı Hediyyetü’l-
Hac ile Beyt-i şerîfin manâlarını keşf edeceksiniz. Ve diğer eserlerinde de nice nice cevherler
bulacaksınız…
Yorumlar
Hiç yorum yapılmamış