Devr edip geldim cihâna yine bir devrân ola
Ben gidem bu ten sarâyı yıkıla vîrân ola
Niyâzî-i Mısrî
*
Nereden gelip nereye gidiyoruz?
Ne hâldeydik ne hâle döneceğiz?
Gelen ve giden bir varlık var mı?
Mevcût tek bir vücuttan mı ibâret?
Yol ne, yolcu kim?
Sorular, sorular, sorular…
*
İslâm’ı şerîat, tarîkat, marifet ve hakikat makamlarıyla yaşayıp sülûk çıkaran ehlullah, bu soruların cevaplarını tefekkür edip hâlen yaşayarak öğrenmişler, tecrübelerinden bir kısmını da devir/devriyye, devriyye-i ferşiyye/devriyye-i arşiyye gibi isimlerle kulaklarımıza fısıldamışlar yahut alenileştirip kelâma dökmüşlerdir.
Yazmasına yazmışlar ve belki de bir müşkilimizi halletmişlerse de bazı ifadeleriyle –sözde- geleneksel inanç yapısına aykırı vehmedilerek okuyanların zihninde bin bir soru bırakıp gitmişlerdir.
Sâhi nedir devir/devriyye gerçeği?
Yorumlar
Hiç yorum yapılmamış